James Joyce der ki;



"Kent dolusu insan göçüp gidiyor,yine kent dolusu insan geliyor,onlar da göçüyor:
her şey gelir, her şey göçer.
Evler, ev  dizileri,caddeler, kilometrelerce kaldırım, yığınlarla tuğla taşlar. 
El değiştirirler. Bir sahip gider, başka sahip gelir. 
Efendi ölmez, derler. 
Kimisi de, çık emri gelince, giyer ayakkabılarını, çıkar gider. Orayı başkaları satın alır altınla, ama yine de tüm altınları ellerinde tutarlar. Dolandırıcılıkla, yalancılıkla elde etmişlerdi. Kentlere doluşmuşlardı, çağlar geçtikçe yıkılıp giden kentlere. 
Çölde piramitler. 
Bunların yapım giderleri yalnızca ekmekle soğan. 
Kölelerin yaptığı Çin Seddi.Babil. 
Kocaman taşlardır geriye kalan. Dairesel kaleler. 
Moloz kalıntıları, yıkılmış varoşlar, derme çatma, kervansaraylar, çimentoyla kül karışımından yapılmış. 
Gece sığınmak için.
Kalıcı olan hiçbir şey yok ki."

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.