Bayankuş'un Uçar Adımları 2 : BURSA

Merhabalar efenim,

Konya ile başlayan "Uçar Adımlar" yazılarım 2.sayısında Bursa'yı kapağına taşıyor.Olayları çok uzatmadan sizi sıkmamaya çalışarak yazıma başlayayım.


 Yine günlerden bir Cuma,Bursa yollarına düşmüş bulundum. 5 mi 6 mı saat sürdü bilmediğim bilinçsiz bir otobüs yolculuğu sonucu,horozların bile uyanmaya tenezzül etmediği saatlerde Bursa sularına ulaştık.Önce,gece yüksek dağların eteğine inmiş yıldızlar gibi görünen bu yer Bursa olmalı dedim ve sonra orayı geride bırakıp mavi ve yeşil okyanusu görünce anladım ki Gemlik'e geldik. Gemlikte horoz görmesemde beni ilk karşılayan çoktan uyanmış martılar oldu.

ve onlardan sonra beni karşılayan sevgili Bursa rehberimle tanışın :

penceresinden bana el sallayan sevgili kuzenim Sümeyye <3
Kuzenimle bir sarıpsarmalama faslınının hemen ardından küçük bir yolculuk sonrası kestirme sonrasında gezimizin 1.günü başladı. 
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~

1.GÜN

gemlik

  Böyle bir manzaraya karşı Atatepe'de kahvaltı ile şarj olduk. Bursa'da ilk günümüzü Marmara kıyılarında ki ilçelerde geçirmeye karar verdik.


Gemlik, küçük bir il gibi aslında,yeşil ve mavinin o güzel buluşmasında kendinizi her an kaybedebilirsiniz.Biz de işte bir kendimiz kaybetme anı sonrası ilk önce Mudanya plandayken otobüs kaçınca(*biz kaçırmadık o kaçtı) Kumla ya doğru rotamızı çevirdik. Hava duygusallığı ile ara sıra gözyaşı dökerek bizi korkutsa da beklenenin aksinde tam bir gezi çizgisine büründü. Maviye bakan yollardan Kumla'ya ulaştık. Tabi ilk işimiz bahar çiçekleri ile bezeli sokaklardan geçerek iskeleye ulaşmak oldu. Oradan sezon henüz açılmadığı için sakin olan sahile... Ahh denizin kokusunu daha çok içime çekmeyi ve o harika manzaraya karşı daha uzun süre oturabilmeyi çok isterdim.



kumla

kumla

Orda ceplerime doldurduğum kum ve denizin ardından tekrar Gemlik'e döndük. Oradan da tekrar kaçmadan Mudanya otobüsüne attık kendimizi. Yine bir tarafımızda mavi deniz bur tarafımızda da yeşil zeytinliklerden geçerek Mudanya'ya ulaştık. Burası Gemlik ve şirin Kumla'ya oranla daha kalabalık ama yine de aklınıza bir boğucu şehir kalabalığı gelmesin. Rıhtım boyunca yürüyüp öyle yemeği için Meral Abla'nın Yeri'nde (balıkları ve kibar ilgili çalışanları ile çok güzel bir yer kesinlikle önerilir ) bir mola verdik. Oturmamızla yağmurun başlaması bir oldu :) Yemek sonrası ise bir değil iki tane gökkuşağı kanatlandı karşı kıyıdan. 

mudanya

Küçük bir ,Mudanya sokakları gezisi sonrası yoğun 1.gün gezimizi sonlandırdık.

mudanya


2.GÜN

  Bursa merkezi 1 güne sığdırmak çok mümkün olmasa da elimizden ve ayağımızdan geleni yapmak için yine erkenden yollara düştük. Bursa gerçekten tam anlamıyla iyi çalışılmılş bir belediyecilik örneği sergiliyor. Öyle kolay takdir etmem ama takdir ettim hadi. Ah bir de o korkunç ,şehrin üstüne karabasan gibi çökmüş TOKİ binaları olmasaydı !!!! 

  Ankara'nın taşına Bursa'nın çarşılarına bakın efenim ,öyle ki bakmakla bitmiyor *ahh reklam filmine çevirdim iyice olayı. -Çeyizim yok mu diyorsunuz ,evinizde bir havlu bile mi kalmamış yüzünüzü silecek o zaman buyrun efenim. *tamam bence burada kesmeliyim.


Yani sözün özü çok çarşısı var .İpek Han, Kozahan,Edesen Kapalı Çarşısı,İvazpaşa Çarşısı,Bakırcılar Kapalı Çarşısı,bir sürü havlu satılan yeni yapım bir kapalı çarşı v.b...
ipek han


Çarşılardan geçerek Bursa'nın incisi olan Ulu Cami'ye ulaştık.Buranın üzerine ben ne söylesem az kalır. Sadece şunu söylemeliyim ki şimdiye kadar hep fotoğraflarını gördüğüm,duvarlarını süsleyen harika hat eserleri sizi içeriye adım attığınız anda etkisi altına alıyor. 

İnsan, "Vav" şeklinde doğar, 
bir ara doğrulunca kendini "Elif" sanır. 
İnsan, iki büklüm yaşar; oysa en doğru olduğu gün, ölmüştür. 
Kulluğun manası "Vav"dadır;
 "Elif", ulûhiyetin ve ehâdiyetin simgesidir. 
O yüzden Lafz-ı ilâhî, "Elif"le başlar.
"Elif", kâinâtın anahtarıdır; 
"Vav", kâinâttır. 
Rabbi, "Vav" gibi mütevâzî" olsun ister kullarının.


                kozahan 

Sümeyye kalbi kadar olmasa da en büyük kalbi çizdi elleriyle ^^


Koza Han'da ki bütün şalların benim olmasını isteyip ,olamayacağını anladığımda iç avlusunda,bunun üzerine bir çay içip tekrar yola düştük.
Yeşil Cami ve Türbesi yeşiller içindeki harika renkleriyle göründü.






Buradan Bursa Türk İslam Eserleri müzesine uğradık ve her zaman görmeyi çok istediğim Irganda Köprü'süne ulaştık. ^___^


ve şarjım artık sık aralıklarla sinyal vermeye başlayıp "geldik mi ,geldik mi , geldik mi" sorularım sıklaşmaya başladığında Sümeyye beni tuttuğu gibi Bursa'nın meşhur iskendercisine götürdü. Karnım doyunca yine bir kendime geldim ve ofisten özellikle istenen kestane şekerimizi de alıp Botanik ve Zoo parka geçtik.

Kapanayazdığı bir vakitte de olsa Zoo'ya girmeyi başardık. 
tesbit : Ankara'da ki hayvanat bahçesi(!!) ne oranla burası çok çok güzel.
"kapatıyoruz hadi çıkın" duyurusunun ardından Botanik parka yatay geçiş yaptık. Bizi inceden bir yağmur karşılasa da bi kere bisiklet için gelmiştik ve sürmeden de gitmedik . :D 


2.gününde böylece sonuna geldik . Desem de macera daha bitmedi.

~~~
DOLU DOLU BİR MACERAYA BÖYLE BİR SON

Gemlik'le son kez vedalaşıp dönüş yoluna çıkacaktım ki!! O da nesi,gecenin son otogar otobüsünün gelmesine 5 dakika kala, telefonumun,kuzenimde kaldığını fark ettik !!! Kahramanım , süperkuzen bir anda eve ışınlandı ama otobüs gelmişti !!!! kyaaa. şoför beye acıklı gözlerle bakarak,kuzenimin ışınlandığını ve durumumu anlatarak oyalama çabasındaydım ki Gandalf pardon kuzenim ufukta göründü.(*mutluluktan uçar) Ve bombanın patlamasına 1 saniye kala,doğru kabloyu kesen başrol edası ile telefonu elime verdi... 
Otobüstekilerin bana garip bakışları altında yerime oturdum.

Her türlü halime çeken,bana en güzel bir rehber olan,kahramanım süperkuzenim Sümeyye'ye teşekkürlerimle başka bir uçuşta rastlaşmak dileği ile... 


1.Uçuş için >> KONYA

Sırada ki uçuş : NEVŞEHİR

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.